16 Eylül 2009 Çarşamba

Nice yaşlara!



Nice yaşlara Janjan!
İiiki doğmuşsun, beni yormuşsun :)
Etkilerin siliniyor be janjan, ama yine de kutlamadan duramadım,
Hayatı sönük ve sıkıntılı zamanında dolu dolu ve mutlu geçirmemi sağladın,
ve tabi yazmakla bitmeyecek bir çok güzel şeyi sağladın...
Yıllardır geçmeyen hastalığım sayende şıp diye ortadan kalkmıştı seninle..
Ama tam da doğum günün de bir çift kol düğmesinin lanetine denk gelip ayrı düştük, bi daha da ayar tutmadı adını koyamadığımız biz..
Herneyse nice mutlu yaşlara, nice ayrı senelere!

12 Eylül 2009 Cumartesi

UZUN YOLCULUK...




Doğduğun anda bir yolculuk başlar
Annenin güvenli kucağından inersin ve karşına
dar sokaklar,geniş caddeler,orman patikaları,mis kokulu bahçeler, bataklıklar çıkar,
Ömrün yettiğince yürüyeceksindir bu yolu..

Yoldaşların olur bazen, bazen seni bir yerlere doğru itekleyenler,
yanından arkandan , önünden yürüyenler olur.
Nice zaman yürür nice ayrımlardan geçersin
Kimi zamanda bir ağacın gölgesinde dinlenmeyi tercih edersin.
Nehir kenarlarından, asfalttan, düz ya da engebeli yollardan;
gün batımına ya da yıldızlara doğru yürürsün,
Hayat yoludur, herkes ancak kendininkini yürür.
Bazen uzun uzun düşünür,
bazen bir göz açıp kapama süresinde ani tercihler yaparsın, yol ayrımlarına geldiğinde.

Sonsuz adım atarsın.
Önemsiz gibi gözükseler de bir sonraki yolu belirleyen senin adımlarındır.
Öylemidir?Gerçekten sen mi seçersin attığın adımı?
Bazen içindeki bir sese güvenir burnunun dikine gider,
bazen birilerinin adımmlarını takip edersin.
Bazen yoluna taş koymaya çalışanlarla mücadele ederken bulursun kendini.
Ya da sen birilerinin ayağını kaydırdığını fark edersin.
Yol bu, kıvrılır,bükülür,sarplaşır bazen...

Arada tökezlersin, kapaklanırsın yüzüstü; yüzün gözün kanar...
Bazen kalkmayı bazen kalkmamayı tercih edersin,
Ya da kalkıp gittiğinin tam tersi yönde gitmeye de karar verebilirsin.
Sen mi verebilirmisin gerçekten?
Bu kararın sorumluluğunu taşıyabilirmisin?

Tutlularının peşinden mi gideceksin yoksa görevinin mi;
hayatın nasıl bir yer olduğunu sana öğretenlerin izini mi süreceksin?
SEn en iyisi vazgeç düşünmekten; ne de olsa her şeyi gören, duyan, evvel ve ahir olan,
senin içindekileri senden bile daha çok bilen bir güç var
Kendi hayatının sorumluluğunu taşıma, ona havale et......


Damla Çeliktaban
Türk telekom desteğiyle yayınlanan sanatsal içerikli dergi.









Ben çok beğendim paylaşayım dedim...

2 Eylül 2009 Çarşamba

Yeni İşimdeki ilk günlerim!



Henüz bir odam yok. Pzt günü heyecanla geldim, yeni müdür için gıcık ve kıl demişlerdi biraz, benim işe girişimde de baya bi kıllık yaratmış o yuzden de çok çekinerek gittim ofise.

Neyseki kendisiyle karşılaşmadık hiç. Genel müdür de izinde olduğundan henüz bir odam yok. Ivır zıvır insanların yanında takılmak zorunda kaldım tum gün. Ama hepsi alt statude şimdi yuz versen 2 güne astarını isterler, vermesen aman ne soğuk karı die arkandan konuşurlar. İşte nasıl davaranacağımı bilemeden açtım laptopu çevirdim media playerı hahaaa, fonda başladı hayko cepkin “gökdelenlerden tükürdüm dünyaayyaaaaaa”, bunu da bilerek açtım ha, hani sert bi mizacım var ona göre hareketlerinize dikkat edin alırım façanızı imajı yarattım ..Ama kimsenın mikinde diil tabı 

Ama bu kalabalığa dayanmam mümkün diildi tabi hemen bi çözüm bulmalıydım, baktım alt katta başka birime bağlı bi oda buldum toplantı odası gibi bişi ama işimi görür, hemen birim şefine gittim tüm şirinliğimle odayı gecici bi süre için bağladım  Şimdi ordayım ve gayet mutluyum, gelen giden yok, sessiz yaylaa gibi bi mekan.

Ama şimdi de kim gelecek kapıyı çalacak die stres oluyorum. Halim çok komik tum gün pc açık önümde de İtalyanca çizim notları, yapıomuş gibi yapıorum. Arada bi giren çıkan oluo, onlar çıkınca kağıtların duruşunu değiştiriyorum çalışıo harıl harıl desinler die. Öyle bebişim yapıcek bişi yok genel müdür gelip benim bölümü belirleyene kadar bu böle. Ama odada kamera varsa arkamdan bi ton gülüolardır orası ayrı. Mesela kapıya doğru ayak sesleri yaklaşıosa alıorum elime kalemi, bi elime de çeviriyi, en ciddi moduma bürünüp ters ters baıorum pcye, beklıorum bi müddet sona ayak sesleri uzaklaşıo haydaa gene en rahat pozuma bürünüp oyalanma moduma geçiyorum, mesela bu satırları yazıorum 

Yazmadan geçemicem burada sekreterler ve hizmetliler acaip tatlılar hepsi çok yardımsever ve saygılı, acaip poh pohlanıorum, mesela geçen wc ye gircem arkamdan biri titrimle seslenio tabi hiç üzerime alınmadım, ee ne de olsa alışık diliz biz bu şeylere, neyse adam koştu yetişti arkamdan yok dedi burası dışarıdan gelenler için wc, üst düzeyin wc si şurası…ve anahtarını da verdi. Ben girdim wcye kapıyı kitledim ama ağzım kulaklarımla birleşmişti noluo lan dedim VIP mi oldum ne nerdeyım ben, yani işteki ilk işeme maceram bile şatafatlı oldu 

Bakalım gelecek günler ne gösterecek ara ara yani sıkıldıkça yazıcam sizlere…aslında dün çok güzel bi şiir yazdım ama sona üşendim nette girmeye ve ölece yolladım geri dönüşüme…neyse belki gene yazarım….

22 Ağustos 2009 Cumartesi

BEYAZ YALAN


Sevgilim otur biraz konuşmamız gerek
Sana hiç yalan söylemedim bil
Ama bazı şeyleri biraz eksik anlatmış olabilirim
Yıkılmayız yağmasak da gürleyen cinsdeniz
Bulunmaz taşlardan bir kolyeyiz
Kopmayız küçük sağlam düğümlerle uğraşmayız
Buzdağının altında üşüdüm yalnız kaldım
Mevsim geçsin diye bekliyorum
Kur yapanın tuzağında çaresiz kıvrandım
Üzüntümle yüzleşiyorum
Sev beni senden tek dileğim sev beni
Dinle beni açma geçen bölümdeki
Alkışlanmamış üzmüş kırmış perdeyi
Beyaz yalan beyaz yalanlar diyorlar adına
Günahları kendi boyunlarına
Bence palavra hepimizi seni de beni de yiyorlar

En temiz duygularımla sevdim ben seni
Ama şartlar denen o vahim şey
Caydırmış olabilir bunca mahur aşkzedeyi
Geç beni biz diye bir film olsun vizyonda
Resimlerin duvar kağıdında mutfağımda
Yatak odamda her yerde senlik var
Koydum başımı üstüne kalbini
Yüksekten daha iyi gör diye gerçekleri
Tehlikeleri anlık bozuk insan hallerini
Bildim tenimin kıvamı senin

Beyaz yalan beyaz yalanlar diyorlar adına
Günahları kendi boyunlarına
Bence palavra seni de beni de yiyorlar....

Off bu aralar favori parçam bu tüm sözleri güzel ama özellikle de nakaratına bayıldım

Evet bence de palavra hayat denen şey, seni de beni de yiyorlar....

pS. Fotodaki de tesadüfe bakın ki (?!) aynı Janjan :)





11 Ağustos 2009 Salı

KİM VAR KİM YOK?


Herkese selamlar bir süredir yazmıyordum ama yanıldınız tatilde değildim, hem tatil diye bir şey varsa galiba ben unutalı çoook oluo :( Çalış çalış çalış, savaş, savaş savaş....


Bi önceki yazımda belirtmiştim işte bir yerdeki görevim kutlamayla sona ermişti. Vee hayatımda bir dönüm noktası yaşayacağım diye de söz etmiştim. Evet beklentilerim boş çıkmadı ve köklü değişiklik gerçek oldu!! Başka bir şehre taşınıyorummmm!!! Yeni bir işim oldu!!!!!!!!!!

Şehir iyi, işse süper, bu kadar beklediğime değdi doğrusu. Benimkisi zaten "Bekleyen derviş muradına ermiş" durumu oldu. Ama gelin görünki bu mutluluğumu paylaşmak istediğim bi çok arkadaşımın tepkileri aslında gerçekten de arkadaş olmadığımızın açık bir kanıtı oldu, ne yazıkki...


O çok sevdiğim arkadaşlarımdan birinde şöle oldu:

Ben: süper bi haberim var bıdı bıdı bıdı oldu vee ben bıdııııııııııı bıdı!!

Kız: Ne, nasıl yani?

Nasıl oldu ki?

Ama şartların uyuyomuydu ki?

Hmmm ve tepkisizlik....

bi yarım saat sonra tekrar geldi ve ya pardon ben anlayamadım da tebrik ederim...:///


Buyurun burdan yakın, bu ve bunun gibilerin çevremde bi hayli olduklarını görmek beni gerçekten üzdü. Gerçi ben en yakın arkadasımdan yediğim kazıktan sona bu arkadaslık mevzunu askıya almıştım, ama yine de üzüldüm bea. Şunu anladım arkadaşlık dostluk falan hikaye ya, hele bi yaştan sonra hepten yalan. Benci olucan, çıkarcı olucan, hırslı olucan kimseyi de miklemicen. Herkese çelme takıcan hep zirveye oynucan.. Artık bunun kesin olduğuna bi adım daha inandım. Bi kaç tane dostun oluo işte gerisi de trışkadan matruşka oluolar...mış!


Ama çok samimi olmadığım bi kaç kişiden de tam tersi tepkiler aldım.

Ben: işte bıdı bıdı bıdırrrrrrrrr oldu sonunda!!!

O: Ohaaaaaaaa inanmıyorumm canımm ya acayip sevindim, süperrr bi haber bu vs vs.


Hep dostlarını kötü gününde anlarsın derlerdi bence bu eksik bi söz olmuş, hem kötü hem iyi gününde, hem üzüntünü hem sevincini paylaştıklarında anlıyorsun bence dostlarını. Senin mutluluğunu çekemeyenler ama bugüne dek bi şekilde kamufle edenler böle bi anda kendilerini daha fazla saklayamıyorlar çünkü, duydukları haberle dumur oluolar..


Acı be günlük, vala şu güzel haberime kendim bile doğru dürüst sevinemedim, bi dolu cepe açıldı etrafımda, savaş boyalarımı sürdüm bekliyorum. Hem artık kimseyle de paylaşmak istemıyorum sırf abuk tepkilerini görüpte canım sıkılmasın die....


Yalnızız,yalnızsın, yalnızım................






14 Temmuz 2009 Salı

Gürültülü Sessizlik

Herkese selamlar, öncelikle yeni bir izleyici gelmiş "absalom", ne güzel yapmış hoş gelmiş :)))

Cuma günü kutlamamız vardı. O kadar heyecanlıydım ki anlatamam, çok kalabalıktı, vee bu sefer tüm sevdiklerim oradaydı. Yanlış anlamadınız tümm diorum evet evet janjan da gelmişti. Süprizde engel tanımayan bu insan evladı çiçeklerinden sonra kendisi de orada hazır ve nazırdı. Ama gelin görün ki 1 kelime bile konuşamadık desem yeridir. Çünkü çook kalabalıktı ve bir an olsun boş kalamadım. Zavallım o da hiç yaklaşamadı farklı bir bölmede diğerleri ile oturup beklemek zorunda kaldı. Arada bi geçiyor şöle bi bakış atıyor o kadar.. Yani anlayacagınız o kadar aydan sonra iki satır konuşamadık..

Ünlü söz yazarı üstad serdar ortacın da dediği gibi "iki sohbet aralığı bizim mesafemiz geldim anlamıyor" :))) durumu oldu resmen. İnanın bu çok kötü bir şey. O kadar sevdiğiniz uzun zamandır görüşemeidğiniz ve geçmişte çokça şey paylaştığınız bir insan aylar sonra geliyor tam da yanınızda, karşınızda duruyor ama tüm yaşananlardan sonra iki satır konuşamıyorsunuz...İnsanın içine öle bi oturuyor ki anlatamam..Diyorsun ki keşke bunların hiç birisi olmasaydı da canım arkadasım gelmiş, hoş gelmiş deyıp sarılıp, havadan sudan hayattan uzunca bir sohbet edebilseydik... Ama olmuyor işte hayat en mutlu gününde bile keşkelerin gölgesi altında ilerlemeye devam ediyor..
Neyse gece ilerledi, kadehler ardarda yudumlandı, alkolun gözüne vuruldu. Ama ben bu sefer temkinliydim yılbaşı gecesi rezaletinden sonra bi de karşımda janjan dururken çok içmek istemedim. Ama bol bol şarkı söyledim.. İmalı, imasız, ve ölece oturdum, herkesi dinliyor gibi göründüm, herkesle ilgileniyor gibi.. ama aklımda tek bir sey vardı ve aslında heryer boştu, sankı kimse yoktu müzikte calmıyordu zaten ...
Sonra bu bi parça istedi "Yak gel"


Uzun oldu, ne zor oldu
Kalp yoruldu dön gel, her şey kalsın
Yalnız aşkla,yalnız aşkla dön gel
Affettim kendini akla
SEn de aşkla yalnız aşkla dön gel
Yak gel bildiğin ne varsa, sat gel
Gözüm yok para pulda
Yalnız sanadır bu hasretim
Dön gel vaktimiz daraldı
Zaten bu yalan dünyada
Gel inadı sevdiğim.


Diyecek bir şey bulamadım...

Dün gitti, artık bir daha ne zaman görüşürüz Allah bilir,
-İyi yolculuklar
-Kendine iyi bak.

anca bu kadar ...



8 Temmuz 2009 Çarşamba

İki vazo İki çiçek

Şimdi üzerimden bir tır geçmiş gibi oturuyorum kanepemde...Hem bedenim hem ruhum yorgun... Bugun hayatımın sayılı önemli günlerinden biriydi. 6 senenin emeğinin sonucunu alacağım bir gündü bugun. Ama ne yazıkkı tüm sevdiklerim yanımda değildi. Hatta bazıları unutmuştu dahi. Kırıldım.... İnsanın en yakını için önemli olan bir şey senin için de önemli olmalı. Ee bi arayıp sormak, ne yaptın demek, tebriklere boğmak çok da zor olmasa gerek... Bi pasta kesmek akşam için bi hazırlık yapmak bilemiyorum... Kırıldım.. İşte önceki yazılarımı okuyanlar bilir benim hiç bi özel günüm istediğim gibi olmaz..

Gerçi neyseki olayı başarı ile neticelendirdik. Bu beni çok mutlu etti ama inanın bi o kadardaha mutlu eden bir şey daha oldu. Yanımdakileirn düşünüp de (?!!!) yapamadığı bir şeyi çooookkk uzaklardan janjan yapmıştı işte.. bi dolu gül ve orkideli bir demet göndermişti...Şİmdi bende bunlardan iki tane var, ikisi de vazoda duruyor.. Biri devasa büyüklükte havalı bişi, 1 senedir falan duruyor, camdan koca bir vazo içinde... ama sahte.... Diğeri ise küçük eski bir vazoda.. ama kocaman, içinden sanki hayat fışkırıyor hatta o kadar ki evde olanın içindekinin ne olduğunu 1 senenin sonunda anlamamı sağlıyor çünküü gerçekk...




İşte aradaki fark biri GERÇEK ve biri SAHTE....




Janjan beni yine çok duygulandırdın, üzerindeki nazar boncukları varlığını bana bir kez daha hatırlattı.. ama Geçmiş olsun...

4 Haziran 2009 Perşembe

Çoban Yıldızı


Herkese selamlar, bir süredir çok yoğun olduğum için yazamıyordum ama diğer bloglkarı takip ediyordum. Bu ara zaten o kadar çok şey yazdım ki sıra bloga gelmiyordu, açınca üşeniyordum.


Yoğun bir süreç içerisindeyım ve 1 aya kadar da hayatım da kısmen köklü bir değişiklik olacak. Bu değişikliğe hazırmıyım bilmiyorum. Hani onca sene acısıyla tatlısıyla geçti burda, ne hayallerle umutlarla başladığım bu yüksek duvarlı tarihi binada. ... Ama sadece iş de değil hani ne arkadaşlıklar ne aşklar geçti burada. Ne acılar paylaşıldı. Az içilmedi gözyaşları eşliğinde kahveler, sigaralar, biralar... Çok kahkalar da yükseldi tavana,hep bir ağızdan. Kekler pastalar , çaylar kolalar hiç eksik olmadı. Atraksiyonsuz bir gün geçmedi..


Şimdi gelinen noktada ise ne dostluk kaldı, ne aşk, ne hayaller umutlar. Elde koca bir hiç, adda boş bir ünvan var. Ama insana en çok da hiç bir hayaliningerçekleşmediğini görmek koyuyor...öyle bir acıtıyorki insanın canını bunu burada anlatacak kelime bulamıyorum.. Ve evet "her masal mutlu bitmez" boşa sölenmemiş...Buraya geldiğimde çok toydum, saftım, masaldan tam da şimdi çıkmış gelmiş bi prenses edasında salaktım. Şimdi gidiyorum ne saflıktan ne toyluktan eser kaldı. Çok olgunlaştım çok büyüdümm ve büyümek hiç de hoşuma gitmedi. Çünkü insanların ne kadar ikiyüzlü, hain, nankör, vefasız, dedikoducu, haset, fesat, kıskanç olduğunu gördüm. Gerçek arkadaşlık, gerçek aşk yokmuş bide onu gördüm.


Büyüdüm vesselam büyüdüm ve hiç hoşuma gitmedi bu durum....


Bu aralar teomanın Çoban Yıldızı şarkısına takılmış durumdayım. Ha bide Niran Ünsalla Özcan Deniz düet yapmışlar süper olmuş..


Yüzme bilmeden daha

deniz görmeden

hiç güneşte yanmadan

şimdi ölmek istemem

bir kalbi sarmadan

aşkı tatmadan

dahaonla sarhoş olmadan

hiç sevişmeden daha

şimdi ölmek istemem

daha hiç gülmeden

çoban yıldızı

sen benle kal

çoban yıldızı hep benle kal

zamanın varsa

ben hiç kimsem olmadan

tepeden tırnağa ona hiç sarılmadan

şimdi ölmek istemem

kalbine dokunmadan

hadi al götür beni hala benimmişler gibi

evime yurdum ataze meyve tatları

yağmurlarında çoban yıldızı sen benle kal

çoban yıldızı zamanım varsa biraz daha


Teoman


Gidiyorum ben çoban yıldızı, ama sen hep benle kal olmaz mı?
__________________


22 Mayıs 2009 Cuma

KaBus Gerİ döNüyoR :'(


Ve evet kabus geri dönüyor...

Bundan bi 5 yıl kadar önceydi aile reisi babamız iş sevdası ugruna yollara düşüp malum ülkelere gitmişti. Gidincede yerleşmeyi düşünüp bizi baya bi üzmüştü. 3-5 ay gelmemişti. Abim ciddi bi şekilde rahatsızlandığında dahi umursamaz cümlelerle geçiştirmişti durumu sırf gelmemek için... Yaklaşık 2 sene kadar bizim aile zor bi dönemden geçti. Ben o aralar çok farkında değildim olanların, çünkü kör kütük aşıktım... Dışarda kimi gün harika kimi gün berbat geçerken, evde her akşam berbat geçiyordu. Annem depresyona girmişti, babamınsa mikinde bile değildi...


"erkekler gider,kadınlar ağlar, erkekler döner kadınlar yine ağlar, erkekler hep gider, kadınlar hep kalır"....


Evde tüm yaşananları sadece ona anlatabiliyordum, o ne kız arkadasımdı, ne de sevgilim ama en büyük sırdaşımdı. Neyse ben o dönemi aşkın etkisiyle çok etkilenmeden geçirdim çünkü aşk hayatımda acaip fırtınalıydı (yukarı tükürsen bıyık aşağı tükürsen sakal içerikli hayat)..Ne kadar uzattım dimi okurken ee diosun içinden. eee?


Eeesi babam yine dellenmiş, çıkıp üç-beş ülke gezicem diomuş ve annemsiz... Annem yine tedirgin, telaşlı, üzgün. Babamınsa yine hiç bir şey ve hiç kimse mikinde diil. Kardeşim yine çok
üzgünnn, abimse rahat bırakın ne istıosa yapsın dio. Benim olayı karşılamamsa bu sefer tıpkı
savunmasız küçük bi çocuk gibi oldu. "Ne gidiomuymuş, nereye, nasıl, ama ya gelmezse geri, ya yollarda başına bişi gelirse, ya dönemezse....." ve boğazıma takılan o kocaman düğüm, tutulamayan gözyaşları, ancak fısıltı halinde çıkabilen "yaa gitmesin nolur" :'(

Bu erkekler neden böle ya, neden istedikleri anda hayatlarını , tüm yaşanmışlıklarını orada o anda bırakabiliyorlar. Neden duyguları çabuk ölüyor ve neden eşe olan bu duygular ölünce çocuklar da hayatlarından kolaylıkla silinebiliyor ve neden hiç vefa duygusu taşımıyorlar...neden sonsuz sevemiyorlar hiç kimseyi ve hiç bir şeyi.. En aşkımdan ölüyorum, diyen 3-5 ay sonra başkasını buluyor, bu kaypaklık bu dangozluk neden?

Biz kadınlar hep mi terkedileceğiz hayatımız boyunca, bugun olmasa yarın, yarın olmasa öbürsü gün ama mutlaka bir gün en sevdiğimiz tarafından terkedileceğiz...

Janjan o zaman tüm dertlerimi sen dinlemiştin, bana akıl vermiştin. bak işte şimdi yine aynı şeyler oluo, ben yine dertlendim ama sen yoksun, kim dinlicek şimdi beni...
Unutmuşum ama sen de onlardansın, sen de onlar gibisin, gitmeden duramazsın ....

"Maziden ne kalmışsa yırtar atarsın o zaman, Bir çiçek büyür kabrimde kendiliğinden, seni sevdiğimi işte o gün anlarsın..."

18 Mayıs 2009 Pazartesi

Dean Martin ve kırmızı sandalye


Bu aralar latin oldies, oldies but goldies türü parçalara takılmış durumdayım.
En son Dean Martin'in cd sini aldım. Süper parçalar var.
Benim favorim "that's amore". Sabah dinlerken kendimi birden parçanın hatta filmin içinde buldum. Bi baktım arabanın üzeri açık, kırmızı eski modellerden. Başımda puantiyeli bi eşarp, üzerimde dar, geniş yakalı bir bluz ve altımda kalın ve dar bel yeri olan kabarık bir etek malumunuz o da puantiyeli. Gözlerimde iri camlı güneş gözlükleri. That's amore çalıyor, rüzgar esiyor, eşarp uçuşuyor ben ritim tutuyorum, yanımda da Dean Martin oturuyor, arabayı kullanıyor, vauuuuuuuuuuvvvvvvvvvvvv...
Sonra bakıyorum yok yahu bu Dean değil Janjanmış meger gülen haylaz gözlerle bana bakıyor, biraz daha dikkatli bakıyorum yok ya o da diilmiş meger kimse yokmuş yanımda gözlerim doluyor, şarkı yavaşlıyor, araba duruyor bi de bakıyorum ki altımdaki de kırmızı renkli dönen sandalyeden başka bişi değilmiş oysaki :(((

12 Mayıs 2009 Salı

aŞkkk :)



O’nu hatırladıkta başı göğe ermişçesine ya da asansör boşluğuna düşmüşçesine ürperiyorsa yüreğiniz...


Ömrü saatlere sıkışmış bir kelebek telaşıyla O hüzünden bu neşeye konup kalkıyorsanız gün boyu nedensiz... ve her konduğunuzda diğerini iple çekiyorsanız bu hislerin...


O’nunlayken pervaneleşen yelkovanlar, O’nsuz mıhlanıp kalıyorsa yerine, bir akrep kadar hain... Sınıfta, büroda, yolda, yatakta içiniz içinize sığmıyor, O’ndan söz edilince yüzünüz, sizden habersiz, mis kokulu bir ekmek dilimi gibi kızarıyor, mahcup somurtuyor veya muzip sırıtıyorsa, ve O, her durduğunuz yerde duruyor, her baktığınız yerden size bakıyor, siz keyiflendikçe gülüp, hüzünlendikçe ağlıyorsa...


Dünyanın en güzel yeri O’nun yaşadığı yer, en güzel kokusu bedenindeki ter, en dayanılmaz duygusu gözlerindeki kederse...


Hayat O’nunla güzel ve onsuz müptezelse...


Elmalar pembe, kiremitler pembe, gökyüzü, yeryüzü, O’nun yüzü pembeyse, kışlar ilkbaharsa, yazlar ilkbahar, güzler ilkbahar...


Her şiirde anlatılan O’ysa... her filmin kahramanı O... her roman O’ndan söz ediyor, her çiçek O’nu açıyorsa...


Bir anlık ayrılık, bir ömür gibi geliyor ve gider gitmez özlem saç diplerinizden çekiştirip beyninizi acıtıyorsa, iştahınız kapanıyor, iştahınız açılıyor, iştahınız şaşırıyorsa... iştahınız, hasret acısında bile karşı konulmaz bir tat buluyorsa...


Eliniz telefonda yaşıyor, işaret parmağınızla ha bire O’nu tuşluyor, dara düştüğünüzde kapıyı çalanın O olduğunu adınız gibi biliyorsanız... mütemadi bir sarhoşluk halinde, her çalan telefona O diye atlıyor, vitrindeki her giysiyi O’na yakıştırıyor, konuşan birini dinlerken "keşke O anlatsa" diye iç geçiriyorsanız...


Kokusu burnunuzdan, sureti gözünüzden, sesi kulağınızdan, teni aklınızdan silinmiyorsa bir türlü... özlemi, sol memenizin altında tek nüsha bir yasak yayın gibi taşıyorsanız gün boyu... hem kimseler duymasın, hem cümlealem bilsin istiyorsanız...


O’nsuz geceler ıssız, sokaklar öksüzse... ayrılık ölüme, vuslat sehere denkse... gamze gamze tebessüm de onun içinse, alev alev öfke de; bunca tavır, onca sabır ve nihayetsiz kahır hep O’nun yüzü suyu hürmetine... uğruna ödenmeyecek bedel, gidilmeyecek yol, vazgeçilmeyecek konfor yoksa...


Dışarıda yer yerinden oynuyor ve "içeri"de bu sizi zerrece ilgilendirmiyorsa, nedensiz küsüyor, sebepsiz affediyorsanız ve bütün bu hallerinize siz bile akıl erdiremiyorsanız...


Kaybetme korkusu, kavuşma sevincinden ağır basıyorsa ve aşk, gurura baskın çıkıyorsa bu yüzden her daim...


Gece yarısı kadim bir dost gibi kucaklayan tanıdık bir şarkı, bütün acı sözleri unutturmaya yetiyorsa...


Her gidişte ayaklarınız "Geri dön" diye yalpalıyorsa ve siz kendinize rağmen dönüyorsanız, sınırsız, sabırsız, doyumsuz bir tutkuyla...


...o halde yarın sizin gününüz!.. "Çok yaşa"yın ve de "siz de görün"üz.





CAN DÜNDAR



Aşk bu kadar güzel anlatılabilirdi her halde, bunu Güneri Civaoğlu'nun programını izlerken dinlemiştim Can Dündar'ın ağzından. Ve oldukça da etkilenmiştim. Cidden insan aşık olunca bunları birebir hissediyor ve yaşıyor. O yüzden bunu dinleyince de bir o kadar etkileniyor. Hani kimisi aşık olup olmadığını anlayamıyor yada hislerinin adını tam koyamıyorsa bence bunu okusun veya dinlesin. Çünkü bizler bazen her yaşadığımız ilişkiyi aşk zannediyoruz ama her defasında bir sonraki iliişkimizde yok ya öncekisi aşk değilmiş asıl aşk bu diyoruz. Ama emin olun gerçek aşk hayatı boyunca insanı ya bir ya iki kere yakalar bence, gerisi de sevgidir, hoşlanmadır, mantıktır, alışkanlıktır, şefkattir, yalnızlık korkusudur, fasondur, fisondur... Her neyse "mutlu kalın aşkla kalın" :)))) bu da bi haber spikerinin -ki şimdi hatırlayamadım-cümlesi gibi oldu be.

7 Mayıs 2009 Perşembe

Pof Bu Erkek Milletine




Yaa bugun hava çook güzel, günlerden sonra yağmurun yerini güneş aldı, hava sıcak, gökyüzü parlıyor, ee tabı doğal olarak benim de içim kıpırdıo.. Ama gel gör ki bu kıpırtıya eşlik edecek bi tane Allah'ın kulu yok. Sabahdan beri odada verileri tamamlamaya çalıştım, işim ancak bitincede benimkine dedim ki hadi dışarda yiyelim, hem kahvaltı etmedim ben daha, tost da yerim, çay da içerim, hatta çorba da olabilir yok yok şu olsun bu olsun, hayır hayır şuraya da gitsek olur buraya da diorum. Ama karşımdakinde çıt yok. ee dedim ne diosun " işim var benim ya bi an once gideyim " ee bu saate kadar burdaydın, zaten öğlen arasına girdik şimdi tutup da koştur koştur ofise gitmek de ne oluo anlamadım ki. bi iki daha israr ettim baktım adam mızırdanıo. sona restimi çetim tamam sen beni .....'ya bırak ben şurdan Cenk'i arayım o gelir nasıl olsa dedim ve bi hışım aldım telefonu ardaım cenki hadi deim diğer arkadaşları da al ......'ya gelin bişiler yer gezeriz dedim." ama havamdan da geçilmio yanı benimkine karşı. Cenk demesin mi gelemem sözüm var""! -haydaa ee o kadar avır tavır yaptıydım ben ama benimkine nolcak şimdi, nolcak iişte göt gibi kaldım öle. iyi diiyip kapadım telefonu. Bu sefer bizimki hadi burda yiyelim ben gidiyim dedi hayır git yemege falan cıkmıom ben deyıp yolladım bunu. Ayyy çok sinir oldum haa ne var yanı bu güzel hava da çıksak , iki dolansak değişik bişi yesek, zaten öğlen tatili olmuş. Yok efendim bu erkekleri anlamak mümkün diil. Noldu işte bu havada kapadım kapıyı oturuorum net başında, hiç bişi de yemedim midem karnıma yapışmak üzere offff!!!!!
ps. yazıyı tekrar kontrol edemıcem hatalar af ola :)

30 Nisan 2009 Perşembe

FıNdIK BeYiNLiLEr sAvULuN uLEn




Ya gerçekten sinir oluyorum bu aralar iki kuruşluk aklıyla karşıma geçip beni alt etmeye çalışanlara gerçekten sinir oluyorum. Bi arkadaşım var kıza bu aralar bi haller oldu süreklı benle laf yetiştirme telaşına girdi. Hayır senin kapasiteni biliyorum ben zorunlu olmasam aynı odada zaten oturmam senle. Kimse kusura bakmasın bugun hiç de mütevazi olamayacağım yani. Profilime bakan görmüştür mıymıydan mızmızdan aklı kıt olandan hiç hoşlanmam ben. Kaşımdaki leb demeden anlamalı beni, bi çoguna anlatıosun bin defa en sonunda dönüp gene aynı şeyi soruyor işte bölelerine tahammül edemiyorum ben ve bi çogunda da sabredemeyip kırıyorum çıkışıorum gerçi sonadan da üzülüorum.. Ama bunlara zamanında tepki göstermezsen tepene çıkarlar..Bi kere yumuşak davranır güler geçersin bunlar hep böle olacak ya bu salak zaten demeye başlarlar. O yüzden koyacaksın tepkini zamanında bak bakalım aynısı oluomu.

hA bu arada gecen PUCCA nın bi yazısına yaptığım yorumun altına bi adsız yorum yazmış, her şey iimiş de biz anlamıomuşuz da her şeyi abartıyomuşuz da , yapamıosak çekilmeliymişiz de bla bla bla bi dolu saçmalık. Bu yorumu daha bugun gördüğüm için oraya bi şey yazmadım ama zaten sinirliyim buraya dökeyim bari dedim "ulan yazdıklarından ne ülkeyi, ne gündemi, ne dünyayı takip etmediğin belli, belkide o ufacık beyninle anca o kadarını anlıyorsun, belkıde tecrübesizliğin ve yaşanmamışlıklarınla hafsalan sadece bu kadarını algılayabilio. Yahu anlamıyosunuz bari yalan yanlış konuşup bi de kafa tutar havalara girmeyin bea. Herkese muhalif olmakla adam olunmuo veya herkese yalakalık yapmakla ...

Nese diceğim şudur ki "2 Kuruşluk aklıyla benimle sidik yarışına girenler, uzak durun benden uzak!!!

28 Nisan 2009 Salı

OyuN


Tek bir oyun sonra kalkıp gidersin..
Sen her zaman risk almayı seversin
Ben inerken en dibe ağır ağır
Sen hep ilk günkü gibisin
Oyunun adı aşk,kan ve gül
Sen katilsin ben maktül
Çek hançerini son kez öp ve beni öldür!


Oyun falan oynamayın arkadaşlar, bu işlerde oyun die bişi olmuyo işin sonu katil&maktül'e dönüo. Oyun die eğlence die başlıosun sonrası hazin oluo. halbuki ne luzumu var otur uslu uslu, rahat mı batıo be kardeşim...
Her neyse aslında başka bişi yazıcaktım bu aralar rüyamda o kadar çok onu görüyorum ki bu durum beni çok rahatsız etmeye başladı, hayır arayamıorum da acaba bişiyimi var die..Rüyalarda hep aynı ne hikmetse, bu bize gelio öyle uzak uzak oturuo sessiz sessiz, hep de bi bavulu oluo her an gidecekmiş modunda...yada bi yerden gelip bir yere giderken konaklamış havasında...ve asla iki çift laf edemiyoruz etrafta hep başkalarıyla ilgili telaşlar oluo rüyada.
Bilmiyorum neden böyle oluo ya. Ben ona çok aşıktım onla birlikte daha önce hiç aşık olmadığımı anlamıştım, yanı daha öncekileirn hiç birisinin aşk olmadığını anlamıştım. Hiç birinde bu kadar aşk,ihtiras, öfke, kıskançlık, tutku, özlem,zaman zaman nefret yoktu... Belki de bu duyguların gücü bi türlü kavuşamamaktan da kaynaklanıo olabilir. Bilemiyorum.... Ama tüm bunların ötesinde acaip iyi arkadaştık biz. Benim hiç bu kadar samimi olduğum bi karşı cinsten arkadaşım olmamıştı o güne dek. Çünkü sınırlarım vardır benim, kurallarım vardır. Belki de o yuzden hayatım dikenli tellerle çevrili... Ama onda tüm bu teller bu sınırlar kalktı.
Başlarda hiç de samimi değildik, acaip suratsız bi tipti, sürekli çatık kaşları, sert havaları vardı. bEN kendimle inatlaşıp bu çocuğu çözeceğim demiştim. sonra birden sankı birbirini yıllardır tanıyan iki dost oluverdik, o anlattı ben dinledim ben anlattım o dinledi. O dönemki sıkıntılı durumları kız arkadaşlarımla da erkek arkadaşımla da paylaşamıyordum çünkü sadece ona anlatabiliyordum. neyse,, neyse... neyse... oyunla başladı, arkadaşlığa dönüşüp biz anlamadan aşka dönüştü... İşte şimdilerde aşkından ziyade arkadaşlığını özler oldum, önceden ne karar alacak olsam ne sorunum olsa hemen buna sorar fikir alırdım, veya çok güzel bişi olsa ilk buna anlatırdım yoksa içime sinmezdi. Ama şimdi bunların hiç birini yapamıorum. O çokk uzaklarda, ve hayattlarımız çok farklı, artık iki muuzur genç çocuk değiliz.. Tanrı bildi de uzak şehirlere attı ikimizi, Tanrı gördü...
Bazen diyorum ki keşke bu yaşananların hiç biri olmasaydı da biz çok iyi arkadas olarak kalsaydık, her sorunumuzu, mutluluğumuzu birlikte paylaşsaydık, birlikte gezip dolaşsaydık... ne var dı oyun oynayacak ne vardı her şeyi bozacak bilmiorum ki................................


24 Nisan 2009 Cuma

şARkı TutmACa


Bu aralar bende bi huy başladı, bazı şarkıları dinlerken çok beğeniyorum ve mutlaka hemen yazmalıyım diorum hatta bazen öyle oluyorki daha dinlerken dur yazayım diorum bu ya şarkı ya da blog bağımlılığı yada yakın arkadaş eksikliği :///


Kar gibi örttüm üstünü, içinde tüm çiçekler
Birer birer titrediler
Uykusuzluğundan belli, kafanda birikintiler
Teker teker döküldüler

Sen hep kendine önlemler aldın
Ben kendime yasaklar koydum
Önümüzde barajlar var
Bu su hiç durmaz!..
Bu su hiç durmaz!..
Yaşamak dopdoluydu akan pınarlar gibi
İnanmayanlar beklediler
Umutlarını borç verdin, cebinde hiç kalmadı
Dostların anlamadılar

Sen hep kendine önlemler aldın
Ben kendime yasaklar koydum
Önümüzde barajlar var
Bu su hiç durmaz
Bu su hiç durmaz


Nar gibi güzelliğin gizliydi vereceklerin fazlaydı
İnsanlar inanmadılar
Sustun sustun konuşmadın, sonra kaçtın arkana bakmadan
İnsanlar şaşırdılar...


Vala yazan güzel yazmış bu parçayı. O yüzden sözlerini kendime yolluyorum. Bugunkü fal şarkısında bana bu çıktı. Bence bütün okuyanlara da bugun bu şarkı çıktı :) Eskiden şarkılardan fal tuatrdık bizim ufaklıkla "şimdi sıradaki şarkı bana gelsin" "hayır bana gelsin " "ya olmaz ama önce ben tuttum benim kaderimde var" "ya olabilir önce sen tuttmuş olabilirsin ama söleseydin, banane önce söyleyenin olur"...... "Hmm bu şarkı bana şundan gelsin, tamam bundan sonraki de bundan gelsin, ondan soraki de benden gitsin" die uzayan bir şarkı tutma listesi olurdu bizim evde.. :))) O zamandan takıntılı bebelermişiz.. Gerçi ben hala obsesifim arada bir tutuyo ve çekilmez oluorum.


Kıssadan hisse; Sen önlemler aldın, ben yasaklar koydum,önümüzde zaten hep barajlar vardı, ve bu su hiç durmaz..İnanmayanlar hep bekledi, insanlar anlamadı, insanlar inanmadı, sustun, sustuk sonra kaçtık arkamıza bakmadan başka şehirlere...başka insanlara...


21 Nisan 2009 Salı

O KarE



Herkes çıktı çıt yok ofisde,sadece rüzgarın etkisiyle arada bir gıcırdayan pencerenin sesi duyuluyor sessizliğin içinde...

Of bekledim bugun herkes bi gitsin die şurdan, bi gitsinler de sessizliğin sesini dinleyeyim, hafif bir müzik açayım, bol kremalı bir nescafe hazırlayayım kendime şöle en dumanı tüteninden.. Evet gittiler, birer birer çıktılar, ben de açtım müziğimi koydum kahvemi keyif yapayım dedim. Kahveyi yudumlarken yine geldi aklıma dün nette gördüğüm o kare. Dün bi ara dürttü şeytan açtım fcbku bakiim bi şuna dedim, baktım yeni foto eklenmiş hatun kişi yazmış altına "büyük aşkım" die, bizim ki de suratsız suratsız bakmış objektife.. poff.... O kare kafama kazındı sankı gözümün önüne gelio ve bi ses yankılanıo kulaklarımda "büyük aşkım" pofff...

Ne aşkmış be kardeşim, kıza yapmadığını bırakmadı hala aşkım dio, bazı kızları anlamak gerçekten zor, böleleri mazoşist oluolar, "döv, öldür beni yine severim seni, çekinme hakaret et, aldat, tekmele, istediğini yapabilirsin yine de sen benim büyük aşkımsın"!? Allahım ya ne salak kızlar var şu hayatta onlara yeterki erkek olsun, onların olsun hayattan daha da başka bişi istemezler... Bunlardan bi tane de bende var yani bi kız arkadasım işte tam da böle, yeterki fonfon olsun ona başka kimseye gerek yok hıh aman ne matah şey kuzum . Neyse konu açılınca sinirleniorum o yuzden bu konuyu kapatııorum. : ///


Geçen blogları geziom, kimi yemek tarifi vermiş kimi el emeği marifetlerini sergilemiş dedim ya ne hoş, keşke benim de zamanım olsa da şuraya renk renk şeyler hazırlayıp koysam. Gerçi maymun iştahlıyımdır ben önce heveslenirim başlarım ama daha yarılamadan sıkılırım olduğu gibi kalır ha o arada başka şeye merak sarar ona başlarım o da tabi aynen kalır :)))


Neyse okuyucu hayat oku oku bitmıor be, ama sen bana bakma gene de bu bloğu oku :)))


18 Nisan 2009 Cumartesi

ÇİLeKLİ!!!


Ruhum şöle az biraz güneş görmeye görsün, burnum az biraz bahar kokusu almaya dursun, bi de fonda şöle gitar eşliğinde çilekli milekli bi şarkı çalmasın işte o zaman "tutmayın beniii" hallerim başlar...
Gülben Ergenin yeni cdsini dinliyorum, fonda da proje hazırlıyorum yine, camdan bakınca her yer günlük güneşlik, camı açıyorum hava göründüğü kadar güzel değil, sert bir rüzgar esiyor tıpkı hayat gibi.. Her neyse "Çilekli" die bi şarkısı var bayıldım, tam benlik hemen blogcularla paylaşmalıyım dedim, malum onla paylaşamıo olunca kendimi böyle frenliyorum :p
Buyrun sözlere bi göz atın, yaw şuraya müzik eklemeyı becerebilsem bunlara hiç gerek kalmayacak ama insan teknoloji özürlü olmaya görsün :))




Aşkın bir tarifi olmasa
Seni nasıl anlatırdım
MütEMadiyen anarmıydım adını
Bilirsin hassasımdır kOnu sen olunca

Gözlerindeki bereketli toprakta açmak gibisi var mı
Sen hayatımdasın ya bundan böyle
bEnim içim acı tuTar mı
VaRlığın öyle bi sevinçki burnumda çilekli sakızımın kokusu
Dertlerimi sayfa sAyfa savurdum
mümKünse gelmesin yeNisi
Zaman Ne demek adını sen de unUttum
biliyorsa söylesin birisi
Gel saklanalım hiç bir ayrılık bulmasın biziii

Gel saklanalım kimse bulmasın bizi :))))

Ps. Biz zamanında (üniversite yıllarında) bunla kaçmayı düşünmüştük tabi birlkte değil herkes ayrı ayrı düşünmüş hahaha :)) [Gerçi arada birlikte hayal kurduğumuz da olurdu, paramız olmadığından bi gecekondu tutacaktık, hatta bi arkadaşının yaylada ahşap bi evi varmış oraya gidermişiz, bu da çalışırmış eve ekmek getirirmiş, bi tane de arkadaşımız var İstanbulda, o da aldığı bursunu bize yollıcakmış, kimse bulamazmış bizi!? Ha bide o aralar yabancı damat diye bi dizi var , orda nehir erdoğan nikomuyla kaçmaya karar veriyor, ablasıyla sarılıp ağlıyorlar nazlıı gitme die , biz de bizim ufaklıkla izlioz bunu, derken ikimiz birden başladık ağlamaya ve birden sarıldık yaa abla die ağladı bizimki annemde tek kaş havada noluo bakışı fırlattııydı hahahhaa :)))ya ne günlermiş tabiki bunların hiçbirisini yapamadık, sadece dilimizdeydi, biz de ne cesur bi yürek, ne de etrafındakileri üzebilecek kadar taş bir kalp yoktu, ammannn neyse eglenceli yıllardı :p]

15 Nisan 2009 Çarşamba

şImARIK HasTA :)


bLOg resmimi değiştirdim ve sanırım çok şeker oldu. Napalım hayatta gercek değişiklikler yapamayınca kendimizi ya saçımızla, ya takı tokayla, ya bilimum kıyafetle ya da sanal alemde değiştirebiliyoruz ancak..


Her neyse dünkü karamsarlığımın yerini bugun hafif bi yumuşama aldı , neden dersen hastayım ve sağlıklı olmanın çok daha önemli olduğunu Tanrı bana bir gece de öğretti :))


Bu arada PUCCA'nın izleyici olarak eklenmiş olmasına çook sevindim çünkü kendisini sürekli takip ediyorum ve yazılarına bayılıyorum , kendisini burada görmekten acaipp mutlu oldum. Blog yazdığımı kimse bilmediğinden şöle ballandıra ballandıra bi hava da atamıyorum yani

-- "Ay var ya hani şu blog dünyasının bir numaralı ismi PUCCA var ya hani kızımm benim sayfama bakmış yanı yorum bile bırakmış yane, hep diyorum ben süper yazıyorum ama siz kıymetimi bilmıyosunuz"" :))))))


Şaka bir yana blogla tanışıp sevmeme, blog yazarlarını takip etmeme, birinci sıradan vesile olmuştur kendisi, umarım yazdıklarından bir de kitap hazırlar ilerde..


Neyse bugunkü yazımı Türk müziğinin naçizane bir parçasının sözleri ile noktalamak istiyorum


"Hastayım,yaallnızımm,seni yanıııımmmdaa
bulup da baaaahhtiyaaarr öölllmeekk isstterimmm""


VEYA


"Ölüüürrseeemm yazıktırrr ssaağğnnaa kaanmadağğnn
Kolllaarığmm bbooooyynunnddaa hhaaallkalanmadağnnn""


Çok cıvık bi yazı oldu bu yahu hastayım ondan şımarabilirim :p





14 Nisan 2009 Salı

MuTsUZumMMM...


eVET mUTSUZUM... ve şu şartlarda yapılacak bişEY yok...


Yoruldum, hayatla mücadele etmekten çok yoruldum, hiç bişi istediğim gibi olmuYo...


hala çabalıyorum, etrafımdaki herkes ayrı telden çalıyor,herkes kendi dediğim olsun diyor...
Birinin gözünü dünya hırsı bürümüş,dönmüş sırtını aşka sevgiye dostluğa, birinin tek derdi sevgilisi sankı hayat sadece ondan ibaret, birinin işi yok, azmi yok, arzusu yok, yarım yamalak sankı hep bi maskesi var, birisi sadece arkadaşları için var sankı hayatta her şeyı onlara göre yapıyor diğer sevdiklerinin çok önemi yok onun için,onlar nasıl olsa ona her şekilde ayak uydururlar çünkü, birisi yıllarca aynı hayatı yaşamaktan sıkılmış,yanındakilerden sıkılmış bıraksan koşarak kaçacak şöle alabildiğince uzaklaşacak hayatı kendince yaşayacak, birisi kendinden başka herkes için yaşıyor herkesi kontrol ediyor, herkes için en iyiyi biliyor ama kendi için tek bir şey bile yapmıyor bu tutumuyla da yoruyor insanları, birisi çok uzaklarda hani en yakınken en uzak olanlardan yüzünü görmek bir yana sesini duymak bile bir olay artık, yaşanmamışlıklarla dolu ve çok uzakta...Herkes istiyorki hayat hep onlara göre yaşansın, sen hep bi kuklasın bi ipin birinde diğeri ötekinde .. tüm iplerimi paylaşmışlar bi biri çekiyor bi diğeri, bi beriki bi öteki ... yoruldum ve mutsuzummm hayatta neyi çok istesem inadına olmadı düşünüyorum bazen kimi bu kadar çok üzmüş olabilirim ki acısı sürekli çıkıyor benden...Bıraksalar ruhum içimi terkedip uçarak sonsuz yeşilliklere,mavilere pembelere doğru gidecek, bulutların üzerinde şöle bi kafasını dinleyecek ve o en sevdiklerini uzaktan izleyecek ve belki çok daha mutlu olacak...




25 Mart 2009 Çarşamba

LAZIMMM

O da mı YALAN bu da mı YALAN
KÖTÜ bi rüya gördüm O ZAMAN

sENİ bugun görmem lazım
Şöle biraz acıtmam lazım
Derdimi anlatmam gerek
İçimi dökmem lazım
Bize ne oldu bilmem lazım
Önce kendim inanmam lazım
Bunla başa çıkmam gerek
Zamanla alışmam lazımmmm

11 Mart 2009 Çarşamba

İKİ SATIRDAN ROMAN


Söndürmüşüz feneri salaş bi balıkçıda
Rengimizi sıyırmış da gitmiş gidenimiz
Nur cemalimizin astarı kalmış bi tek o da kaşık kadar
Vur kadehi ustam bu gece de sarhoşuz
Kalan sağlar bizimdir acıdan mayhoşuz
İKİ SATIRLIK ADAMLARI MUSALLAT ETTİK ÖMRÜMÜZE
bundandır böyle dibe vuruşumuz...

nE güzel sölemiş şair iki satırlık adamlardan roman yazmaya kalkınca bizler işte böle hayatlarımızın da içine ediyoruz diyecek fazla bir şey yok. Akıllı ve akılcı olmak gerek gerçek hayat karşısında...

10 Mart 2009 Salı

nEdeN sOnRA..


Herkese selam, tabi beni okuyan birileri varsa?!

Öncelikle bu şirketten bana bay geldiiii, çizim çizim, harita, ölçüm öğğkkkk...

Yaklaşık 1 aydır yazamıyordum. En son gayyorun bloğunu kapattığına dair özet kısmını gördüm ancak ne yazıkkı yazıyı okuyamadım çünkü blogu çoktan kapanmıştı :( Üzüldüm doğrusu. SEvgili GAYYORun hayat karşısında oldukça güçlü durduğunu düşünüyordum, seçimlerinin arkasında dürüstce, cesurca durabiliyordu. Neden sonra birilerinin laflarına bu kadar takıldı (gerçi konuyu tam olarak bilmiyorum yazısının tamamını okuyamadım çünkü) Ama değmezdi GAYYORcum insanların ağzı torba diil büzemıyoruz, hem hayata bi kere geliyoruz kendi istedikleirmizi yaşayamadıktan sonra ne anlamı var yaşamanın , sadeCE nefes almanın ... Her neyse üzüldüm, insanları seçimlerine göre niteleyen,değerlendiren içi boş insanlardan sıkıldım... Zamanında ben de bir hata yapmıştım, gerçi kime neye göre hata olarak değerlendirilebilir ki sacmalık. Yuzume gülüp o kadar çok arkamdan konuşmuşlardı kı saolsun gercek dostlarım beni hep haberdar ediyorlardı. O ikiyüzlüler asla benle yuzleşemediler ama ben hepsini çok ii tanıdım. Malesef hayat bunlarla dolu... Hem kardesim benim derdim seni nie geriyor sana ne ki, bak yazdıkça hatırlıyorumn, hatırladıkça sinirleniyorum her neyse cok zaman gectı üzerinden...


Çok yoruldum bu aralar, o kadar yoğunum ki hiç işim bitmio bii de haftada 2-3 posta azar işitiyorum, hayyy diorum hayyy ben sizin....nerden girdim şuraya.. elimi verdim kolumu kaptırdım resmen yaaa, hem başıma gelmeyen de kalmadı..


14 Şubat 2009 Cumartesi

AMA NE GÜN BEA!?



Ya ben ne şanssız bir insanım ya, hiç bir özel günü istediğim gibi kutlayamıyorum. Tanrım nedir benim günahım ya. Çok şey mi istiyorum. Sadece sıradan olan manasız hayatımı biraz renklendirerek kendimi sahte dünyada kandırmak için uğraşıyorum ama her seferinde elimde patlıyor. Malumunuz bugun sevgililer günü ve ben aptallığıma doymamayım bir kez daha özendim, kaşlarımı aldırdım, saçlarımı yaptırdım, makyajımı da hallettıkten sonra bir de güzel giyindim düştüm yollara. Ayağımda süet çizme, üzerimde mini etek ama tam yola çıktım nasıl yağmur başladı anlatamam. Süet çizmeler oldu sana SUet çizme, içi su doldu. Neyse dedim ya olsun, canımı sıkıp günün ahengini bozmayayım. Sevgili fonfonum beni karşıladı ve başladı "nereye gidelim, ne yapalım" --Al sana bi kaya,nerene dayarsan daya derdi anneannem kızınca. Bi kere de bana sorma be adam bi kere de ayarla, çek kolumdan yürü şuraya gidiyoruz die.



Ya dedim işte farketmez ..... ya gidelim, arkadaslarla da sabah konuştum uyarız dediler, arayalım gelsinler dedim. Geldiler, yemek yedik. Başladılar "ne yapalım nereye gidelim" Şuraya gidelim diorum tamam diolar baya bi yürüyoz önüne gelıoz "yok ya bura ii diil" ee tamam diorum nereye gidelim "buraya gidelim " diolar hopp dönüoz başlıoz yürümeye baya bi gidioz biri ordan başlıo "yok ya şimdi park yeri bulamayız orda hem her yer doludur ," benimki de "evet ya napacaz park bulamayız " haydi bakalım o kadar yolu geri yürüdükten sonra tekrar geri dönmeye karar veriolar. Elimde de yemek yediğimiz yerde elimize tutuşturulan fasondan bi kalp balon var. (baya bi taşıdım onu.) Sonra sinir geldi tabi bana bunların kararsızlıklarından ve benimkinin boşvermişliğinden. Adam resmen üşengeç, özensiz. Kızıp aman ya atıorum ben bu balonu dedim . Bizimki de "at tabi ya ne taşıosun " demez mi. Hödük ben ima yapıom o umursamaz at dio. İnsan kendisi bi balon alır ki çok sevdiğimi de bilio, her yer baloncu kaynıo, çeşit çeşit balonlar. Kendi almadığı gibi elimdekinin de bi önemi yok yanı. İŞte o an tamam dedim ya yemişim sevgilisini de gününü de. İnsanlar kalaslaşmış, duygusuzlaşmışlar. Öylesine yaşıolar, robot gibi. Gittik oturduk bi yere bir sürü lcd tv var duvarlarda hepsi de lig tvde maçı yayınlıo.. Yaa dedim yaa sabırr.....ve sustum ve sustum ve sustum, hızla biramı içtim hadi dedim eve gidicem ben gidicem de yatıcam, yatıp uyuyacam, uyuyup rüyalarımda mutlu olucam. Ulan janjan tüm bunların müsebbihi sensin ya, sen de mutsuz geçir inşallah bu ve tüm böle günlerini, o kadar sölüyorum!






ps. Aramadı...



sEvgililEr Günü


At, savur at sevdayı bir yere fırlat
Bitti sayıp acıyı kaldır öyle yat
Sor, herkese sor acılar unutuluyor
Ağlayınca gözlerinden silinmiyor
Aşk her defasında bak bulunuyor
Bırakırım zamanı öyle biraz da
Sen olmadan da yine geçer nasılsa
Hatırla bunları sakın unutma
Diyordun ama o zaman gülüyordun
Yanımdaydın, canımdaydın
Şimdi nasıl geçer bu ömür?

Susma söyle nasıl yaşar böyle insan!
Susma konuş, hadi anlat büyük insan!
Söyle bir aşk mı çare olurdu zaman mı ?
Böyle kaldırıp atardık ya sevdayı!

Susma söyle nasıl yapar bunu insan?
Susma nasıldı anlat hadi ayrılırsam!
Söyle hayat mı çare bulurdu kendin mi?
Böyle büyük aşklar böyle mi biterdi?

At, silip at aşkları bir yere fırlat
Bitti say ki derdini kaldır öyle yat
Sor, ne olur sor sen benden ayrılırsan
Ne olur düşümde bir ömrü durdursan

Aşk her defasında bende ararsam
Bırakırım kendimi öyle biraz da
Sen olmadan da ben yaşarım nasılsa
Hatırla bunları sakın unutma

Diyordun ama o zaman gülüyordun
Yanımdaydın, canımdaydın
Şimdi nasıl geçer bu ömür?
Susma hani aşk insanı zaten bulurdu?

Susma hani yıllar aşka çare olurdu?
Söyle yıllar mı daha hızlı bir kurşun mu?
Böyle sensiz her gün biraz yokoluşum mu?

Bu sevgililer günü için bu parçayı ona gönderiyorum. Biz her sevgiliLer gününde ayrıydık, ama yine de ne yapar eder beni arar veya msj atardı veya önce ms atıp sonra arardı. Bende sankı bayram kutlaması yapar gibi inadına "hmm şimdi sen beni nie aradın ki, yani ne sıfatla, hmmm senin de sevgililer günün kutlu olsun arkadaşım" der damarına basar, bu yaptığımdan da ayrı bir haz alırdım. Yılbaşlarında da mutlaka arardı, bu yıl aramadı çünkü tesadüfen aynı mekanda birlikte ama ayrı ayrı girdik yeni yıla. Sanırım bu sevgilier günü de aramayacak. Çünkü onunla artık görüşmüyorum. Kararın alaısnı aldığımı da bilio. Ama yine de merak ediyorum arıcak mı die, arasa diorum açmıcam, aramazsa da taam ya unutmuşmuş zaten beni diorum. Galiba egolar insanın aşkının da önüne geçio zamanla...AŞK ne kadar gerçek ne kadar sahte, ne AŞK la oluyor ne de AŞKsız!

Sevgili Janjan bunları okuyamayacaksın biliyorum, ama olduğun yerde umarım sağlıklı ve mutlusundur, hayat öylece akıp gidiyordur senin için ve galiba şarkı da da sölediği gibi YILLAR AŞKA ÇARE oluyor...


PS. Kol Düğmesi almayın arkadaşlar hediye olarak, uğursuzlık getiriyor, Barış mançonun şarkısı gercek oluyor 2 düğme 2 ayrı kolda,bizim gibi ayrı yolda... Bi arkadasım da almış aynısı olmuş benim yıllar önce başıma gelmişti, bi daha da almayı düşünmüorum, aklınızda olsun!

10 Şubat 2009 Salı

sustum...;(


Bana .................. sölüyosun diye çıkıştı...

Oysaki ben,ben sadece konuşuodum....

Kimse kimsenin herşeyi olamaz,

kimse kimseyi gerçekten sevemezmiş anladım... :((((

Sustummm.. Küstümmmm...

Gerçi ben susalı epeyce bi zaman oluo ama neyse...

6 Şubat 2009 Cuma

RüYAaaMm!!




Dün geceki rüyam beni bile şaşırttı yahu, anlatıyorum;


Şİmdi şirkette rutin bi gün, akşama dek çalışıyoruz sona arkadaşlar bana aşağıda birine sürpriz nişan törenı yapıcaz hadı gel diyo ve aşağıya inioyoruz. Organizasyon hazırlığı yapılıo falan o arada bi de bakıorum ki TARKAN gelmiş, bidiğiniz megastar Tarkan işte, oo meraba falan diyorum ama gayet coolum, gerçi dibim düşüo ama belli etmiyorum. Etrafındakı yılışık kızlardan olmayıp bu tavırlarımla etkilerım die düşünüorum içten içe. Derken biz bunla baya bi muhabbeti ilerletiyoruz. Bu sırada da ekip salonu hazırlamaya devam ediyo, oyun ekibi, masalar, müzisyenler yerini alıo. Bizlerde gösteri salonundaki izleyıcı ekip şeklinde karşıda toplu halde oturuoz ama ben TARKAN'la muhabbetteyım tabi. Derken arkadas gelıo bu sürpriz sanaydı dio senin nişanını kutlayamamıştık, burda tekrarlayalım dedik dioo, elindede kırmızı kurdalee!!!Hoppalaaa...


Dannnn!!! noluo lan diorum, meger ben nişanlıymışım zaten, ee yani şimdi bunu burda tam da TARKANIN yanında duyurmanın ne anlamı var, duyurmayı bırak nişan töreniiiii. Hiç üstume alınmıom lafı, duymazdan gelıom. Derken Seda Sayanın damar bi parçası çalmaya başlıo (ki pek de bilmem aslında n'alaykaysa) ve ben kız arkadasımla bagırarak ima yaparcasına şarkıya başlıoz. Kız bakıo benimki kenarda duruo, benimki kim mi ÖZCAN DENİZ!!!! yaa meger benimki özcan mış!! (Bu arada bilen bilir ben tam bir Özcan Deniz hastasıyımdır) Neyse kız bakıo "ya hiç oralıo olmuo biz imalı imalı şarkı sölüoz ama " dio. Bende amann bakmasa kaç yazar "neticede TAPUsu bende diyorum. Meğer ben evliymişim bunla!??? Özcan da cool cool takılıo ortalıkta. Bu arada Özcan sol yanımda bi kaç kişi sonrasında dururken, Tarkan da sağ tarafımda bi kaç kişi sonarsında duruo...


Yaa işte nasıl bi bilinç altıysa bu, nasıl bi rüya görmekse, ya da nasıl bir totomun açıkta kalmasıysa ben de anlamadım vala, ama güzell rüyaydı beaa ;)))

31 Ocak 2009 Cumartesi

kEŞkE!


Sıradan bir cumartesiydi işte, rutin hayatımı aynen uyguladıktan sonra, her zaman olduğu gibi pc yı açtım. Ve bloğuma girdim ve neşeli bir şeyler yazmayı planladım. Aynı anda fcbkuma da bakıodum ki birileri ıssız adamdan bi parça video eklemişler. Kendimi tutamayıp izledim, izledim, yaşlar süzüldü gözlerimden, durduramadım. İzlerken aklıma takılan bi kaç cümle vardı buraya yazacaktım, vazgecmiştim ama şimdi yazmak istiyorum;


-İkimize bi mutlu son yazdım sonra

O evde seninle birlikte oturduk, sustuk

Yanımda durdun sessizce..

Burası sondu başka bi yaşamdı

Sadece biz vardık

Bana baktın mavi ve telaşsız sustuk

"Başka bi yaşamda başka bi mutlu son

Biz bunu haketmiştik"

Hikayemiz orda bi yerde hep benimle duracak

İnsanın kokusu hep aynı mı kalırmış şaşırdım...


-Yok hiç kimse yok

sana yalan söylüyorum


Keşke zaman dursa

Sen hep orda dursan

Ve bana baksan öylece

Keşke böyle kalsak biz

Hiç bitmese...

Bunu sana söyeyebilmeyı ne çok isterdim

Sana söyleyemediğim ne cok şey var zaten

Neyse,

Hoşçakal Ada

Hoşçakal sEvgilim...

26 Ocak 2009 Pazartesi

MelEK kOvALaMAcA


Selamlar okuyucu, tabi gerçekten varsan, keza hiç bir yazıma yorum bırakmıyorsun beni yıpratıyorsun :'(

Her neyse bu akşam tam da sıkılmışken fcbkuma bakıoken bi de ne göreyım bi mail gelmiş
"Seni Hiç unutmadım, Hayatım boyunca da unutmayacağım tek kişisin " diyor
Şaşırdımm, duygulandım ve gülümseyerek geçmişi hatırladım.

Bu maili ban ayaza ilkokul arkadaşım?!! SEn de önce benim gibi şaşırdın dimi, sona bi duygulandın sona da gülümsedin ve yazıyı okumaya devam ediosun :) Öyleyse devam et çünkü anlatıyorum;

Biz küçükken yakalamacılık oynardık izmirde okul bahçesinde, tenefüslerde,

kızlara erkekler iki grup olupkoşuyoruz var gücümüzle..

O aralar en nefret ettiğim şey tokamın çekilmesiydi ki kreşten beri ifrit olurdum. Bir gün yıne yakalamacılık oynuyoruz bu arkadaş da beni kovalıo, tam yakaladı yakalayacak kendimi kızlar tuvaletıne attım, ama sadece bir ayağımı. O esnada bir el sacımı tuttu tokamdan yakaladı ve çektiiii, o an işte tam da o an ben ki henüz sanırım 7 yaşındaydım, bir hışım dönüp tokatı patlattım. Çocukk anında sacımı bıraktı, yanağında da 5 parmağımın izi.... Ama hiç bişi demedi, ağlamadı da çekti gitti. Hırttı, maço olacağı belliydi. Tıpkı Janjan gibi, tıpkı onun küçüklüğü gibi.Belki de onu çok sevmemin asıl nedeni çocukluk yıllarımdaki bu çocuktu bilemiyorum...


Neyse yıllar geçtii ve fcbk beni tokatla birlikte ona hatırlattı, gerçi hiç unutmadım diyor ama erkek milleti bu :p Şaka bi yana çocukken her şey bi başka güzel, saf ve temiz, çıkarsız ve masum...

MaSaL Bu Ya...


Burkar içimi bir sızı içim boğulur
Sanki peri padişahının oğlu
Bu kadar naz, sabır kalmaz
Etme ne olur


Bu hayal meyal masal hep okuduğum mu?
Beni ejdErhanın elinden alıp koruduğuN mu?
Hani kahramanlar gibi sevecekken beni
Masal bitti,
Yaş akacak bak, farketmedin mi?


Geldi deli efkarın içimi sardı
Gir sinemin sinemin içine yar
Bak yaş oldun didemin ucunda varsın
Ak sinemin sinemin içini sar,


Yalnız varsız demektir
Elsiz kolsuz demektir
Kalan yalnız kalırsa
Giden insafsız demektir


Sen bitmişsin kuşlar gitmiş
Dostlar gitmiş,
Bir varmışsın, bir yokmuşsun ...


PS. Yaşar-Masal E birazcık değiştirdim ama son 3 mısra tam da benlik!

24 Ocak 2009 Cumartesi

HaYaL mEyALLL




Yaa hem yoruldum hem de sıkıldım artık hep aynı işlerle uğraşmaktan..

Hep istediğim o günün gelmesini beklemekden de sıkıldım..
Ara ara kendime gaz veriyorum bak bu kadar bekledin az daha, az daha, diye diye onca seneyi devirdim ama her şey aynı hala beklıyorum...
Yine hazırlamam gereken bi proje var ama sırf onla ugraşmamak için yapmadığım iş kalmadı.

pc yi açıyorum, aaa bi kek yapayım diorum, bi de puaça, hepsi bitiyo oturuorum pc başına az biraz calışıorum zaten gün bitiyo. Sona ertesi gün tam başlayacam yaa bi arkadasa çıkayım, aa yenı bi tarif vardı dur onu deneyeyım, kilo adım az biraz yürüyeyım, vs vs vs akla gelecek her türlü sacmalıkla ugraşıyorum da projeyle ugraşamıyorum bir türlü...

Hem ben kardeşimi ve abimi özledim, bi kaç arkadaşımı da özledim, eskiyi özledim, sıkıldım bu şehirden,
bu binalardan, bitmeyen yollardan, kapalı havalardan, kat kat giysilErden bunaldımmm...

Şöle param olmalı kendimi Havaiye falan atmalıyım, ohh bi güzel güneşlenip bol bol yemeli içmeliyim.Denize girip yediklerimi eritmeliyim sonra :))

Sonra akşam için süslenmeli, bronz tenimi simli pudraya boğmalı şık şık giyinip kendimi canlı müzik olanbir yere atmalıyım.. Tüm bunları yaparken yanımda orda tanıştığım insanlar olmalı, daha öncekilEr değil. Keza kimsenin derdini tasasını dinleyemicem, kimsenin kprisiyle ugrasamıcam, malum kafa dinlemeye gidiyorum ben :)))
Ya ne güzel bi hayal oldu bu dur buna uygn bi de foto koyayım da kendimi kandırmam kılıfına uygun olsun....
Ps. Szler için de kokteylleri sunuyorum Buyrun alın bir tane ;)




20 Ocak 2009 Salı

Kedicik


Bugün sizlere bizim şirketteki kediden bahsetmek istiyorum. Görseniz öle tatlı ki
Efendim bu kediciğe bi araba çarpmış hayvanın bacağı kırılmış hafiften de suratı dağılmış.
Ben bunu ilk olarak mutfakta gördüm bizim hizmetli almış bi kutuya koymuş besliyor. Dedikki bu böle olmaz. Hemen arkadaşlardan birisi kediciği veterinere götürdü. Bu arada veterinerlere hayranımdır ne karizmatik oluolar öle yaaaa(bknz.dibim düştü) Neyse bizim kediciğin muayenesi ve tedavisi yapıldı ve sargıları açılana dek kalmak üzere şirkete geri döndü.

Ama zavallıcık görmüyor... Malesef kör olmuş.... Görseniz o kadar tatlı ki paytak paytak yürüo, tombiş bi poposu var, yaşı da küçük, ufacık sevimli bişi. Nese arkadaşlardan biri buna odasında bakamaya başladı. Derken kedicik hızla iyileşti ve oldu sana bir canavarrrr!!!

4-5 gün sonra bakan arkadaş çıldırarak geldi yeter yaaa bakamıorum ben artık buna, 1 dk olsn durmuyor, sürekli üstümde, odada kırmadığı şey kalmadı, elLErim hep çizik ühühühhhhh...

Kızcağızın sinirleri bozulmuş bi yandan ağlayarak söyleniyor bi yandan da kucağındaki kediyi sabit tutmaya çalışıyor. Çünkü kedicik cidden çok hareketli hop hop zıp zıp :)))

Neyseki diğer arkadaşlar devreye girdiler ve şirketin alt katındaki bir odaya aldılar hayvanı.

Kimsenin gönlü onu dışarı bırakmaya razı olmadı...

İşte hayat kimileri için rahatlıklarla dolu ( sahibi olan, şu karda kışta sıcacık kaloriferin yanında mır mır eden kediler), kimileri için engebelerle dolu (bknz. kediceik şu yaşında hem evsiz, hem kör,kimsesi yok ;( ) nese bu yazının sonunu "Hayattt bizi neden yoruyosuuuunn"" demek isteyen kedi mırlamasıyla bitirmek istiyorummmm. Mırrrr mır mır mır mır mırrrrrrrrrrr!



17 Ocak 2009 Cumartesi

BaŞkEnttE kARLı SoKAkLAr...




Titreyen elimi yavaşça bırak,

Kader bu kapını çalarsa çalsın.

Son defa buğulu gözlerinle bak,

İçinde bir sızı kalırsa kalsın.


Şimdi başkEntte karlı sokaklar,

Kaybolan günlerin sırrını saklar,

Bir tozlu plak gibi o hatıralar,

O eski şarkıyı çalarsa çalsın...
PS. Kutsi-Ankara

15 Ocak 2009 Perşembe

İştE ÖyLe HaYat...


Hayat durmadan değişiyor...

Sürekli bir gelen bir giden var

Sankı dünya etrafımızda dönüyor

Hiç bir şey sabit değil

Sürekli bir belirsizlik hakim

Günler geçiyor, aylar,mevsimler, yıllar geçiyor

Hala bir belirsizlik

Sanki sonsuza dek sürecekmiş gibi

Yada bElirsizliğin tam da üzerindeyken bitecekmiş gibi...

İşte öyle hayat geçiyor

Birileri geliyor birileri gidiyor...

12 Ocak 2009 Pazartesi

aYY bu bEni dEli EdEr


Bu bebe mal cidden mal ya daha da bişi demiorum
Salak kendince kararlar almışta benle görüşmicekmiş die.
Kararını da bi 8 aydır falan uyguluo, ama biz bunla süreklı karşılaşıoz bi şekilde bi araya gelioz, ben anlamadıydım önce bunun kararını, bi baktım sürekli kaçışta bu. En sonunda sordum sıkıştırdım da öle itiraf etti. Arkadaslar zaten biliomuş. Bakarmısınız ben de aptal gibi merak ediorum hasta falan mı die. Neyse ben öğrendikten sona çok sinirlendim ve tamam dedim öle olsun. Gerçi önce bi feyk attım sonra "tamam kararlarına saygılıyım" die msnden de fcbkdanda sildim engelledim. Aptal 15gundur girio bakıo ben yokum. Geçen arayacak olmuş yeni tel. nomu istemiş bizimkiler de vermemiş. Bu salak hala anlamamış. Neysekı bugun bi arkadasa başka bi vsile ile aratıp bunu da sölettım cevap:"İyi BOK yemiş" Terbiyesize bakarmısınız yaaa, sen aylarca arama sorma, hadi aramıon maiilerime falan gir be ne bilim fcbkdan takip et dimi ,onlarda yok. Sonada ben yapınca böle de. TERBİYESİZ... Sen daha durrrr, duuurrrr daha ne .oklar yicem ölece bakacaksın!

GRAMMM


Bütün acıları yazıyorum vasiyetime,

Sana yakışanı yapıp onu oku o zaman

Gram acımadı kötü diye vaziyetime

Sana yakışanı yapıp onu koru ozaman

İzine alışalım huyuna çalışalım

dışı buz içi balım nerdesin

o beni unutacak birine alışacak (hıh)

ikikez acınacak yerdesin!

yüzüme bakmasın,ama bırakmasın

beni yakan güneş,onu da yakmasın

yeter uzatmasınlar.

takıp o zilleri beline

atıp kerdeleri derine

geçip güzellerin önüne

o gül dudaktan öpmek lazım

giderse gitsin nereye

verip o günleri geriye

sabahtan akşama rakıya

girip bir uçtan çıkmak lazım.;))))


ps. serdar çok tatlım adam ya, yazıyor, basık şeftali suratlııııııı :)))))))