12 Eylül 2009 Cumartesi

UZUN YOLCULUK...




Doğduğun anda bir yolculuk başlar
Annenin güvenli kucağından inersin ve karşına
dar sokaklar,geniş caddeler,orman patikaları,mis kokulu bahçeler, bataklıklar çıkar,
Ömrün yettiğince yürüyeceksindir bu yolu..

Yoldaşların olur bazen, bazen seni bir yerlere doğru itekleyenler,
yanından arkandan , önünden yürüyenler olur.
Nice zaman yürür nice ayrımlardan geçersin
Kimi zamanda bir ağacın gölgesinde dinlenmeyi tercih edersin.
Nehir kenarlarından, asfalttan, düz ya da engebeli yollardan;
gün batımına ya da yıldızlara doğru yürürsün,
Hayat yoludur, herkes ancak kendininkini yürür.
Bazen uzun uzun düşünür,
bazen bir göz açıp kapama süresinde ani tercihler yaparsın, yol ayrımlarına geldiğinde.

Sonsuz adım atarsın.
Önemsiz gibi gözükseler de bir sonraki yolu belirleyen senin adımlarındır.
Öylemidir?Gerçekten sen mi seçersin attığın adımı?
Bazen içindeki bir sese güvenir burnunun dikine gider,
bazen birilerinin adımmlarını takip edersin.
Bazen yoluna taş koymaya çalışanlarla mücadele ederken bulursun kendini.
Ya da sen birilerinin ayağını kaydırdığını fark edersin.
Yol bu, kıvrılır,bükülür,sarplaşır bazen...

Arada tökezlersin, kapaklanırsın yüzüstü; yüzün gözün kanar...
Bazen kalkmayı bazen kalkmamayı tercih edersin,
Ya da kalkıp gittiğinin tam tersi yönde gitmeye de karar verebilirsin.
Sen mi verebilirmisin gerçekten?
Bu kararın sorumluluğunu taşıyabilirmisin?

Tutlularının peşinden mi gideceksin yoksa görevinin mi;
hayatın nasıl bir yer olduğunu sana öğretenlerin izini mi süreceksin?
SEn en iyisi vazgeç düşünmekten; ne de olsa her şeyi gören, duyan, evvel ve ahir olan,
senin içindekileri senden bile daha çok bilen bir güç var
Kendi hayatının sorumluluğunu taşıma, ona havale et......


Damla Çeliktaban
Türk telekom desteğiyle yayınlanan sanatsal içerikli dergi.









Ben çok beğendim paylaşayım dedim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder